Mecnun derlerdi, aşk acısından bu hali derlerdi ama ağızlar torba değil ya büzesin ne kadar doğruydu bilmem. Başımızda kavak yellerinin estiği o yaşlarda bizim için en fazla "acayip", nedeni sorgu sual gerektirmeyen biriydi.
Verdiği Radyo Programcılığı dersini bir yandan sever, bir yandan da kaçmaya çalışırdım mümkünse. Aynı zamanda hem hayranlık uyandıran hem de tedirgin eden bir yapısı vardı benim için. Finalde sorduğu soruları kendimce protesto edip boş kağıt verdiğimde peşimden koşup doldurtmaya çalışmıştı, ne gerek vardı ki şimdi durduk yere bütünlemeye. İki kişi gelmiştik o tatil bütünlemeye ve işlemediği kitaptan sorular sormamıştı bu defa.
Dün Fakülte e-posta grubuna önce "kaybettiğimiz doğru mu?" diye bir mesaj düştü, sonrasında da doğrulama mesajları. "Evinde ölü bulundu" diyordu birinde. Gidişi de ıssız ve yalnız olmuştu belli ki.
Dün Fakülte e-posta grubuna önce "kaybettiğimiz doğru mu?" diye bir mesaj düştü, sonrasında da doğrulama mesajları. "Evinde ölü bulundu" diyordu birinde. Gidişi de ıssız ve yalnız olmuştu belli ki.
Nitekim, ismiyle müsemma, vakur bir adamdı Vakur Hoca. Gittiği yer her neresiyse, gözlerindeki o derin yalnızlık orada son bulur umarım...